Şu
güzel hikayede bir detay var. Bir
Kızılderili köyüne saldırıp, yakıp yıkarlar. Sadece bir dede ve torun sağ kalır.
Acı acı enkaza bakıp köyün yağmalanmış halini çaresizce seyretmektedirler. Dede
Kızılderili duman kokuları arasında başını ellerinin arasına almış durmaktadır.
Fazla sessizlik içinde kalınca küçük torun sorar: "Dede neler oluyor,
neden susuyorsun?" Yaşlı adam cevap verir:
"Dinliyorum,
içimdeki kurtların sesini dinliyorum. Ve onların birbirleriyle kavgasını izliyorum.
Biri siyah kurt, diğeri beyaz kurt. Siyah kurt 'yak, yık, saldır, sen daha
kötüsünü yap, intikam al' diye uluyor. Beyaz kurt ise 'sakin kal, sev, tekrar
dene, yeniden başla, yapabilirsin' diye uluyor. Bazen siyah olan üste çıkıyor. Bazen
beyaz olan. İçimde durmadan birbirleriyle savaşıyorlar."
Torun
merakla soruyor: "Peki hangisi kazanacak dede?" Ve yaşlı
Kızılderiliden gelen cevap: "Ben hangisini beslersem o kazanacak evlat..."
Evet,
kurt benzetmesiyle anlatılan metafordaki durum hep içimizde var. Kararlarımız ve yapmak istediklerimizle ilgili sürekli bir savaş halindeyiz. iç sabotajcımızın Siyah Kurdu beslediği kesin, siz Beyaz kurdu besleyin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder